MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası başlayan protestoları ve kamuoyundaki tartışmaları değerlendirdi. Bahçeli, protestoların toplumsal huzuru tehdit ettiğini savunarak, bu eylemlerin arkasında yatan sebepleri sorguladı. 5 Şubat’ta geçirdiği kalp kapakçığı operasyonunun ardından evinde dinlenmeye devam eden Bahçeli, Türkgün Gazetesi’ne açıklamalarda bulundu.
Bahçeli, CHP öncülüğünde organize edilen ve Türkiye’nin farklı noktalarına yayılan protestoları sert bir dille eleştirdi. “CHP'nin başlattığı, bazı kadrolu yorumcular tarafından da desteklenen ve büyük bir şuursuzluk örneği olan sokak çağrıları, Türkiye'nin çok tehlikeli bir sürece sokulmaya çalışıldığını göstermektedir” dedi. Bu açıklamalar, Bahçeli’nin protestoların arka planındaki siyasi dinamiklere dair endişelerini ortaya koymaktadır.
Bahçeli, protesto gösterilerini yalnızca siyasi bir tepki olarak değil, kamu düzenini hedef alan bir tehdit olarak gördüklerini belirtti. “Bu çağrılar, kamu düzenini bozmaya yöneliktir. Topluma kin ve nefret saçan, Cumhur İttifakı’na düşmanlıkla hareket eden bazı siyasi figürler ve yorumcular, demokrasi dışı arayışlara kapı aralamaktadır” ifadelerini kullandı. Bu durum, Bahçeli’nin toplumsal huzur konusundaki hassasiyetini gözler önüne seriyor.
Bahçeli, CHP'nin bu süreçte sergilediği tavrın sorumsuzluk taşıdığını vurguladı. MHP’nin uyarılarının geçmişte olduğu gibi bugün de dikkate alınması gerektiğini belirtti. “Partimizin her uyarısında haklı çıktığı açıktır. Ancak CHP'nin sorumsuz tutumunun yol açabileceği sonuçlarla bir kez daha haklı çıkmayı asla istemeyiz” şeklinde konuştu. Bu açıklama, Bahçeli’nin CHP’ye yönelik eleştirilerinin ne denli derin olduğunu göstermektedir.
Bahçeli, CHP’nin tutumunun toplumsal barışa zarar verebileceğini ifade etti. Bu bağlamda, MHP’nin geçmişteki uyarılarının dikkate alınması gerektiğini belirtti. Bahçeli’nin bu tutumu, siyasi arenada yaşanan gerginliklerin daha da artabileceğine dair bir uyarı niteliği taşımaktadır.
Bahçeli, medya organlarını ve yorumcuları da eleştirerek, gazetecilik etiği ve kamu sorumluluğu çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini dile getirdi. “Medya yorumcuları büyük bir sorumluluk içinde hareket etmelidir. Toplumu kaosa, şiddete veya isyana yönlendiren açıklamalar yalnızca hukuki değil, ahlaki sorumlulukların da ihlalidir” dedi. Bu açıklama, Bahçeli’nin medyanın rolüne dair endişelerini yansıtmaktadır.
Bahçeli, medyanın birleştirici ve sağduyuyu teşvik eden bir platform olması gerektiğini vurguladı. “Toplumun huzurunu sarsacak söylemlerle ekranlarda kışkırtıcılık yapmak, etik sınırları aşan bir suçtur” şeklinde konuştu. Bu ifadeler, Bahçeli’nin medyanın toplumsal barış üzerindeki etkisine dair duyduğu kaygıyı ortaya koymaktadır.