Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 105 yıl önce açıldı. Bu tarih, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın simgesi olarak önem taşımaktadır. Emperyalizme karşı verilen mücadele, bu inançla dize getirildi. Cumhuriyet, bu güçlü inançla kuruldu ve bugün hala bu değerler ışığında varlığını sürdürmektedir.
Devletimizin ebedi müddet yaşaması, memleketimizin kuvvetlenmesi ve milletimizin refahı için milli egemenliğimizin korunması gerekmektedir. Bu bağlamda, hayatımız, namusumuz ve geleceğimiz için en kıskanç hislerimizle bu değerleri savunmalıyız. Ulusal egemenlik, milletimizin en önemli varlığıdır.
Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türk halkında tacidar, diktatör yoktur ve olmayacaktır. Çünkü ulusal egemenlik, öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir. Taç ve tahtlar yanar, yok olur. Bu durum, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin temelini oluşturmaktadır.
Bir millet kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa oyuncak olmaktan kurtulamaz. Milletin ruhu zapt olunmadıkça, azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hakim olmanın imkanı yoktur. Bu nedenle, ulusal egemenlik her zaman korunmalı ve savunulmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk, uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcamış üstün bir kişidir. Olağanüstü bir devrimci olarak, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk liderdir. İnsan haklarına saygılı bir dünya barışının öncüsü olarak, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Atatürk’ü 27 Kasım 1978’de bu şekilde tanımlamıştır. Atatürk, insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamıdır. Bu özellikleri, onun liderliğini ve vizyonunu daha da anlamlı kılmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın simgesi olarak tarihe geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliği, bu sürecin en önemli unsurlarından biridir. Bugün, bu değerleri korumak ve yaşatmak, her bir bireyin sorumluluğudur.
Atatürk’ün mirası, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için bir örnek teşkil etmektedir. Bu nedenle, onun ideallerini yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak, hepimizin ortak görevidir.