Suriye'de El Kaide geçmişi olan HTŞ'nin iktidarı ele geçirmesiyle Alevilere yönelik insan hakları ihlalleri artış gösterdi. Kaçırma, öldürme ve yargısız infaz gibi olaylar gündemde. Alevi toplumunun durumu uluslararası platformlarda tartışılıyor.
Suriye’de El Kaide geçmişi olan HTŞ’nin iktidarı ele geçirmesinin ardından, Arap Alevilerine yönelik kaçırma, mallarına el koyma, öldürme ve yargısız infaz haberleri gündeme geldi. Münih Güvenlik Konferansı’nda konuşan Suriye'deki geçiş yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Suriyelilerin temsil iradesinin dünya tarafından şaşırılacağını belirtti. Ancak sahada yaşananlar, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor.
Aleviler, Esad rejimiyle özdeşleştirilen bir grup olarak gölgede kalıyor. Hak ihlalleri yeterince gündeme gelmiyor. Alevilere yönelik saldırılar, toplumun huzurunu tehdit eden bir durum oluşturuyor. Alevilerin kutsal saydığı bir türbenin yakılması, Alevi toplumunun sokağa dökülmesine neden oldu. Bu olaylar, Alevilerin yaşadığı tehlikeleri gözler önüne seriyor.
Son günlerde yaşanan bir olay, Alevi toplumunun maruz kaldığı şiddeti bir kez daha gözler önüne serdi. Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye'ye bağlı Beksê köyünden İmad Süleyman Mütevvec isimli belediye temizlik işçisi, geçtiğimiz Perşembe günü kaçırıldı. Cumartesi günü ise, beden bütünlüğü bozulmuş bir halde ölü bulundu. Bu durum, Alevilere yönelik kin ve nefretin boyutlarını ortaya koyuyor.
Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı Genel Başkanı Ali Yeral, sosyal medya üzerinden bu durumu duyurarak, Alevilere yönelik nefretin nedenini sorguladı. Yeral, “Çoğu kişinin yüreği kaldıramayacağından ve insanlığımızdan da hicap duyduğumuzdan ötürü fotoğraf ve videoyu paylaş(a)mıyoruz” diyerek, yaşananların ciddiyetine dikkat çekti.
Demokrasi İçin Birlik’in İstanbul Beşiktaş’ta düzenlediği “Bölgede Barış ve Adalet; Filistinliler, Kürtler, Aleviler” başlıklı konferansta, Alevi toplumunun yaşadığı sorunlar gündeme getirildi. Katılımcılar, Alevilere yönelik bir soykırım tehdidinin bulunduğunu vurguladı. Konferansta, Esad rejimi muhalifi olan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin raporları da paylaşıldı.
Arap Alevileri Derneği Başkanı Tevfik Usluoğlu, HTŞ’nin Halep operasyonunun başladığı tarihten bu yana 430 kişinin öldüğünü ve bunların çoğunun Alevi olduğunu belirtti. Usluoğlu, Alevilerin Suriye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturduğunu ve Esad döneminin günahlarının Alevilere yüklendiğini ifade etti.
Akademisyen Hakan Mertcan, Suriye devletinin Alevilerin kontrolünde olduğu anlatısının 1970’lerden sonra Müslüman Kardeşler tarafından sıkça kullanıldığını belirtti. Bu durum, Alevilere yönelik saldırıların merkezinde işlevsel olarak kullanılıyor. Gazeteci Musa Özuğurlu ise Alevilerin Baas Partisi ile özdeş tutulmasını eleştirerek, Alevilerin iktidar sahibi olmadığını vurguladı.
Emekli hakim Orhan Gazi Ertekin, Alevilerin kurucu unsur olamaması durumunda karşılaşacakları risklere dikkat çekti. Üç temel tarihsel sonuç bekleniyor: katliam, iskân ve asimilasyon. Bu durum, Alevilerin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
HTŞ iktidarının seçimler ve kurucu anayasa için verdiği tarih, Suriye özelinde uzun bir tarih. Bu süreçte devlet yeniden yapılandırılıyor. Arap Alevileri, yeni Suriye yönetiminin en önemli sınavlarından biri olacak gibi görünüyor. Alevi toplumunun yaşadığı hak ihlalleri, uluslararası platformlarda daha fazla dile getirilmelidir.
Sonuç olarak, Alevilere yönelik saldırılar ve insan hakları ihlalleri, Suriye’deki çatışmanın karmaşık yapısının bir parçası olarak öne çıkıyor. Alevi toplumunun sesi, uluslararası kamuoyunda daha fazla duyulmalıdır. Alevilerin yaşadığı sorunlar, sadece Suriye için değil, tüm bölge için önemli bir mesele haline gelmiştir.