Yunus Emre Enstitüsü’ndeki yolsuzluk, sahte fatura ve kara para taşıma skandalları, 65 ülkeyi etkisi altına aldı. Aile Bakanı Mahinur Göktaş’ın eşi Rahmi Göktaş ve MHP’li Semih Yalçın’ın oğlu Abdullah Yalçın’ın istifasıyla başlayan süreç, enstitünün iç yapısında ciddi sorunlar olduğunu ortaya koydu. 17 milyon dolarlık yolsuzluk iddiaları, eski başkan Şeref Ateş’in Almanya’ya kaçmasıyla daha da büyüdü.
Yunus Emre Enstitüsü, 65 ülkede 92 ofisi ile faaliyet gösteriyor. Ancak, enstitü yöneticilerinin yolsuzlukları, sahte faturalar ve adam kayırma uygulamaları, bu geniş yapının güvenilirliğini sorgulatıyor. İstifa eden yöneticilerin ardından, enstitünün tam anlamıyla bir arpalığa dönüştüğü anlaşıldı.
Eski başkan Şeref Ateş’in Almanya’ya firar etmesi, yolsuzluk iddialarının ciddiyetini artırdı. Mahkemece tutuklanan 8 yöneticinin durumu, enstitünün içindeki sorunların derinliğini gözler önüne serdi. Bu durum, kamuoyunda büyük bir infial yarattı.
Enstitü yöneticilerinin, etkinlik adı altında yurt dışına gönderilmesi, dikkat çekici harcamalara yol açtı. Pekin, Paris, Roma gibi şehirlere yapılan seyahatlerde, günlük Euro bazında harcırah ödenmesi ve otel masraflarının karşılanması, kamu kaynaklarının israfı olarak değerlendirildi.
Bunun yanı sıra, Türkiye’den atanan yöneticilerin çifte maaş alması, enstitüdeki adaletsiz uygulamaları gözler önüne serdi. 3500 Euro ek maaş ve kira yardımı gibi ödemeler, iktidara yakın çevrelerden gelen bürokratlar için sağlandı. Bu durum, enstitünün yönetiminde ciddi bir etik sorun oluşturdu.
Yunus Emre Enstitüsü’nde yapılan yeni atamalar, eski yöneticilerin yolsuzluklarıyla gündeme geldi. Aralık 2024’te görevden alınan müdürlerin yerine atanan isimler, geçmişteki ilişkileriyle tartışma konusu oldu. Yeni başkan Abdurrahman Aliy’in Türk-Alman Üniversitesi’nden tanıdığı H. Y. A.’nın Viyana’ya tayin edilmesi, dikkat çekti.
FETÖ ile bağlantılı isimlerin enstitüdeki etkisi, geçmişte olduğu gibi devam ediyor. İlk başkan Prof. Ali Fuat B.’ye FETÖ’ye iltisaklı olmaktan soruşturma açılması, bu durumun bir göstergesi. Yurt dışındaki kilit noktalarda FETÖ’cülerin hâkimiyeti, enstitünün güvenilirliğini zedeledi.
Yunus Emre Enstitüsü’nde yaşanan yolsuzluk skandalları, kamuoyunda büyük bir tepki yarattı. 65 ülkeye yayılan bu skandallar, enstitünün geleceği hakkında soru işaretleri oluşturdu. Yeni yöneticilerin de yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelmesi, bu yapının yeniden yapılandırılması gerektiğini gösteriyor.
Yunus Emre Vakfı Enstitüleri, yurt dışında ve Türkiye’de FETÖ’cü yöneticilerden temizlenmiş olsa da, yeni gelenlerin de benzer sorunlarla karşı karşıya kalması, enstitünün itibarını zedelemeye devam ediyor. Gelecek dönemde, bu sorunların çözülmesi için ciddi adımlar atılması bekleniyor.